Muhtemelen güzel bir sonbahar günüydü 9 Ekim 1970…İstanbul’da merhaba dedim dünyaya…

Eğitim hayatımın müfredatlı tarafı İstanbul’da tamamlandı. Öğrenmek ömür boyu…

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon Sinema mezunu olarak mesleğe başladım.

Sinemada Yeşilçam emekçileriyle okulda öğretilenleri kitabın ortasından bizzat tatbik ettim. Reji grubu neferlerinden biri olarak çok sevdiğim mesleğimin keyfini kahrını bile isteye sürdüm.

Sinemadan eş tayini nedeniyle bir süreliğine Anadolu’nun çok özel şehri Kars’a geçiş yaptım. Bu bambaşka ve özel coğrafya içimdeki yaratma dürtüsünü heyecanla besledi. Kartvizit üstünde “Başkan Danışmanı” özünde şehire sevdalı bir iletişimci olarak bu şehrin ruhunu anlamaya ve anlatmaya çalıştım. Kültür sanat festivallerinden kent kurultaylarına zorlu ama çok keyifli bu sürece sevgili oğlumun eğitimi nedeniyle Ankara’ya yerleşerek veda ettim. Ama kalbimin bir parçasını uzak soğuk ve sessiz karlar diyarına bırakarak…

Tasarım her zaman benimleydi. Çocukken kirazdan küpeler yaparken karpuzla ne olur ki derdine düşen, enteresan ödev kapağı hazırlamaya ödevden daha çok zaman ayıran biri olarak hep ” bence” nin peşindeydim…

Ankara’ya geldiğimde sene 2006 olmuştu ve  FEM adıyla “bence” nin doğma zamanıydı..
İlk göz ağrım taşı, naif yârim inciyi, neşe kaynağım kristali gümüşle harmanlıyorum estetik & matematik terazisinde kendimce…

Takı dâhil tüm seçilmiş aksesuarlar hep bir ” ipucu ” oldu anlatım ve anlamada… Bu sayede dokunabildiğim tüm hayatlara  “merhaba…”

Doğaya duyduğum hayranlık ve saygıyla…