“FLASHBLACK” Tayfun Serttaş

27 Nisan – 26 Mayıs 2018

PİLEVNELİ, 27 Nisan – 26 Mayıs 2018 tarihleri arasında Tayfun Serttaş’ın ‘FLASHBLACK’ adlı kişisel sergisine ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. 2011 yılında kamuya açılmasının ardından ilk kez bir galeri bünyesinde sergilenecek olan Maryam Şahinyan arşivi, sanatçının görsel arşivlerle süregelen ilişkisinin mekânsal bağlamda kurgulandığı en kapsamlı sergi olma özelliği taşıyor.

"FLASHBLACK"

“FLASHBLACK”

Tayfun Serttaş, arşivsel veri ile olan ilişkisini ‘bağlamdan kopartmanın (decontextualize) ve yeniden bağlama oturtmanın (recontextualize) koşulladığı transpozisyon’ üzerinden tanımlar. Kariyerinin çeşitli evrelerinde ustalıkla formüle ettiği farklı niteliklerdeki arşivler aynı zamanda birer pozisyon kaydırma girişimidir. Sergilerini zaman zaman farklı disiplinlerden duayenlerin pratiklerine adamaktan kaçınmayan Serttaş için günümüzde sanatçı ‘önerme’ ile mükelleftir. Serttaş’ın önermesinde arşiv nesneden ziyade, özneye dönüktür. Sanat yapıtına iliştirilerek/araçsallaşarak değil, sorunsalın ta kendisi olarak karşımıza çıkar. Medium manipülasyona uğramaz, video için bant ne ise arşiv için film odur, imgeler esansa (essence) sadık kalınarak çözümlenir. Ready-made’in ötesidir; keşfedilir, işlenir, kavramsallaşır ve nihayetinde literatüre kazandırılır. Maryam Şahinyan arşivi aracılığıyla vurgulanmakta olan, sanatın eyleme içkin doğasında yanıt bulur. Direnç, bu doğal güzergahta (örneğin bir sınır aktivite olarak senografi) saklıdır. Bu bağlamda FLASHBLACK, fotoğrafın ışık kadar karanlığa tekabül eden teorik mirasına, karanlık odadan süzülen bir ‘aydınlık geçmiş’ birikimine duyulan gereksinimdir.

Stüdyo fotoğrafçılığı gibi erkek tekelindeki bir mesleği 60 sene boyunca kesintisiz olarak sürdüren Maryam Şahinyan yalnızca fotoğraf çekmedi. Aynı zamanda Cumhuriyet tarihinin görsel açıdan ulaşılması son derece zor bir kesimini kadrajına aldı. Kadın ve erkeğe özgü mekânsal ve araçsal kriterlerin ayrımına dayanan 20. yüzyıl geleneği, Foto Galatasaray’ın ‘kadın’, ‘orta sınıf’ ve ‘kentli’ denklemde analiz edebileceğimiz müşteri kitlesini belirledi. Yarım asrı aşkın süre kendisine lütfedilmemiş bir mesleğin duayeni, objektifin arkasındaki göz olarak kadındı Maryam Şahinyan. Erkek bakışından ayrıksı bir görsel tarihin üretimine olanak tanıdı… Bu bilinçsiz/bilinçli tavır, aynı zamanda Şahinyan arşivini Türkiye tarihinin en özgün görsel külliyatlarından biri konumuna getirmektedir.

Kimlik/köken tartışmalarının böylesine yoğun yaşandığı bir dönemde Maryam Şahinyan arşivine dönme kararı keyfi değil. Türkiye modernleşmesinin farklı katmanları süresince sayısız kere yıkılıp yeniden inşa olagelen toplumsal normlar, kimsenin kesin aidiyet bildiremediği bir kültürel muğlaklığın da önünü açmıştır. Buradaki temel sorun her yeni katmanın, bir önceki katmanı inkar ve yok sayma eğiliminde aranmalıdır. Halbuki kültürün bekası, içerisinde yeşerdiği bütün olguları kaydetme, koruma ve yansıtma yeteneğine bağlıdır. ‘Kişisel’ olanın yalnızca mahremiyetin değil, kamusal tezahürün de alanı olarak görünürlük kazanması, kendini tanımlayabilmek adına her dönemin ‘ötekisini’ yaratmaktan kaçınmayan iktidar aygıtına karşı hafıza demokrasisini savunmaktır. Böylesi bir kavrayışla direnmek, unutmamaktır.