“Resimlerimi görenler hep şu basit soruyu sorar: ‘Bu kim?’ Bunun sebebi izleyicinin ancak kimlik koyduğu zaman rahatlamasıdır. Aslında resimlerimdeki kimsedir. Belki de her an karşılaşabileceğimiz ama hakkında hiç bir şey bilmediğimiz ‘tanıdık’ yabancılardır…

Bana göre asıl güzel olan işte bu bilinmeyendir. Bütün amacım, isim koymaktan kaçındığım ancak renk, kadraj ve forma ağırlık verdiğim bu portrelerde izleyicinin karşılaştığı herhangi bir ifade ile bütünleşmesi, kendisinin bile henüz bilmediği bir duygusunu ortaya çıkartmasıdır. Hepsi bu….”

İrem Arcasoy

KİMLİKSİZ / UNTITLED

İmgenin sıklıkla medya yoluyla dağılımda, sayıca çok ancak tür olarak oldukça kısıtlı olduğu bir zamanda yaşıyoruz.
Portrenin bunca üretildiği, dolaştığı görsel kültürde İrem “Kimliksiz” isimli sergisi ile bu konu etrafında şekillenen bir çok soruna farklı cevaplar üretiyor.
Öncelikle sergideki her portre anlamını kendi otonomisi içinde kuruyor, bir araya geldiklerinde oluşturdukları düzenleme ise bir bütün oluşturuyorki bu haliyle serginin tamamı bir enstelasyon olarak da okunabilir.
Herbir portrenin kendinden menkul olarak ilgilendiği dekadraj özellikleri, onların fragmental yanını öne çıkarıyor, neredeyse birer eskiz rahatlığı ile oluşturulmuş resimler kimi zaman monokroma yaklaşan tavırları ile bakışlarımızı ifadeye ve oradan göze doğru sıkıca yoğunlaştırıyor. İrem in bu indirgemeci mantığı yakaladığı boşluk fikrini resimsel olanla birleştiriyor. Her kadraj genel bir “Kimliksiz” bakışı altında ele alınmış olsada portrelerin tekilliği onların özerkliğini yaşamsal kılıyor.
Resimlerde bakışlar ve ifadenin oluşumu herkesin kendinden bir enstantane bulabileceği bir seyre doğru hareket ediyor. Bu hale eşlik eden fotografik gerçeklik duygusu ile sergideki resimler: Günümüzde portrenin ister selfie ister medya yoluyla hafızamızda yer etmeye çalıştığı binbir ve etkisiz hali düşünüldüğünde onları özneleşmeye doğru evirerek imgesel hale dönüştürmek konusunda oldukça yetkin gözüküyorlar.
Genel olarak bakış diyelaktiğini kendine sorun edinmiş bu sergide, anonimliğin usulca örtük bir tekillikle yer değiştirdiği bir düzenleme hakim. Bu haliyle İrem farklılık, farkın kullanılış şekli ile kollektif imge bilincimize değebiliyor.
Ve son olarak sergide oluşan imgelerin ikonlaşmaya doğru hareketinden çok boşluğa doğru kırılgan bir aura ile hareket etmesi modern sanatın minor algısı ile sıkı ilişki kurmuş olduğunu gösteriyor. Bakışın bir isme ihtiyacı yok bir etki olarak bir anı olarak bir temas olarak varlar bu sergide.

Antonio Cosentino